15 Mayıs 2012 Salı

BOL FOTOĞRAFLI ANKARA...

    Havalar düzeldi, bahar geldi ya hani... Gezi sezonu açıldı. 2 hafta kadar önce en birinci seyahat arkadaşım Aslı'yla birlikte ufak bir Ankara turu gerçekleştirdik:) Biz beraber müthiş gezeriz. Kafalarımız uyar. İlgi alanlarımız aynıdır. Yanımıza mızmızlanacak kimseleri almak istemeyiz:) Çünkü o ören yeri senin, bu müze benim; o kilise senin, bu cami benim ayırt etmeden ziyaret ederiz. Herkes bize uyamaz, bu tip bir gezi herkesin hoşuna gitmez. Mesela ben aslında geçtiğimiz Ekim ayında Ankara'ya gitmiştim ama çoluk çocuk 3 aile olduğumuz için kafamdaki yerleri gezemeden dönmüştüm. Çoğunluğa uymuştum haliyle. Eşime "ben buraya bir de Aslı'yla geleceğim tamam mı?" dedim. "Tamam" dedi:) Bazen beni bu konuda serbest bırakıyor sağolsun çünkü kendileri ailecek tatile gideceğimiz zaman beni önceden uyaran ve "lütfen her müzeye girmeyeceğine söz ver" diyen bir kimse:) Ben de böyle durumlarda plan yapıyorum. Bazı müze ve ören yerlerini ya da sergileri ailecek ziyaret ediyoruz, çoğunu oğlumla ziyaret ediyoruz, bazılarını da sadece ben ziyaret ediyorum. Ne yapalım? Herkesin ilgi alanları aynı olamaz. Önemli olan orta yolu bulmak ve kimseyi sıkmamak, zorlamamak. Fakat oğlum bir istisna:) Henüz yetişmekte olan bir delikanlı olduğu için onu genelde zorunlu tutuyorum. Ne görse, ne öğrense kar. Allah'tan o pek şikayet etmiyor. Gerçekten:)
    Kısacası Aslı arkadaşımla bu anlamda kafalarımız müthiş uyar. Geçen sene de güzel bir Mudanya-Trilye-İznik-Cumalıkızık gezisi yapmıştık.Önce gideceğimiz yerle ilgili araştırma yaparız. Plan yaparız. Vaktimiz yettiğince planı gerçekleştirmeye çalışırız ama rastgele gördüğümüz yerleri de atlamayız. İşte Ankara'yı da aynı şekilde gezdik. Başkentle ilgili izlenimler bir sonraki yazıya kalsın. Ben şimdi Ankara'ya ziyaret gerçekleştirmek isteyenlere ipucu olsun diye bol resimli bir paylaşım gerçekleştireyim.

    İlk durak tabii ki Anıtkabir. Hava mis... Anıtkabir her zaman ki gibi sakin ve haşmetli... Etkileyici... Yerli yabancı turist kaynıyor ortalık. Bir de çocuklar... Çünkü 23 Nisan yaklaşmış. Türkiye'nin her yerinden gelen okullar var. Bir eşi daha yeryüzüne bir daha gelmeyecek güzel insan... Rahat uyu... Allah senden razı olsun...

Kabartmalar: İlhan Koman - Sakarya Meydan Savaşı


    Aslanlı Yol. Yolun iki tarafında 24 Oğuz Boyunu temsil eden 24 aslan heykeli.                                 Hitit üslubunda yapılmışlar.



Aslanlı Yol'un başında sol tarafta yer alan Erkek Heykel Grubu. Biri Türk askerini temsil ediyor. Biri Türk gencini ve aydınını... Bir diğeri ise Türk köylüsünü... Heykeltraş Hüseyin Anka Özkan.



    Sağ taraftaki Kadın Heykel Grubu. Bereketi simgeleyen başak demetleri... Elinde tuttuğu kapla Atatürk'e Tanrı'dan rahmet dileyen Türk kadını... Ve ortada Atatürk'ün ölümüne ağlayan kadın... Heykeltraş yine Hüseyin Anka Özkan. Anıtkabir'de ayrıca İlhan Koman, Zühtü Müridoğlu, Hakkı Atamulu ve Nusret Suman'ın eseleri de var.




    Bir başka açıdan Anıtkabir...



   Anıtkabir'in her bir kulesi rölyeflerle, belgelerle, aşağıdaki gibi Atatürk'ün kullandığı eşyalarla dolu...




 
    Nöbet bekleyen Türk Askeri...





    Anıtkabir'in güzelim bahçesi. Oturduk dinlendik. Huzurlu... Tertemiz ve düzenli... Yemyeşil... Bahçedeki ağaçlar hakkında bilgiler yazılı bir tabelada. Ben Ankara'da yaşıyor olsam arada bir gider bu bahçede vakit geçirirdim.




    Polatlı Gordion Müzesi. Frigya Krallığı'nın başkenti Gordion'dan, Yassıhöyük'ten çıkan buluntular sergileniyor. Ayrıca Kral Midas'a ait olduğu düşünülen mezar odası da var. Hani var ya Eşek Kulaklı Midas:) O işte. İlginç bir müze. Ankara'nın 1 saat dışında ama bir çok turistin uğrak yeri. Bu müzeyi ve Polatlı gezisini daha sonra anlatacağım.








İşte Midas Tümülüsü. İçinde Midas'ın mezarı var. Çok güzel düzenlemişler. Uzun bir koridordan ulaşıyorsun mezara. Etkileyici...





İşte tünelin başı:)




İçeride ahşap bir mezar odası var ama alan dar olduğu için fotoğraf çekmek çok zor.              Bu ağaçlar yaklaşık 2700 yıllık.



Zamanındaki görünümü böyleymiş.
Kral Midas'ın kulakları gerçekten de bir hastalıktan dolayı asimetrikmiş ve bu yüzden her zaman kulaklarını kapatan bir başlıkla gezermiş.






Çok şey borçlu olduğumuz insanların ebedi istirahatgahları: Sakarya Şehitleri Mezarlığı - Polatlı








Sakarya Şehitleri Anıtı ve Müzesi










Sakarya Şehitleri Müzesi içi




Ulus'ta Roma Dönemi'nden kalma Augustus Tapınağı. (M.Ö 25)




Caracalla'nın emriyle yapılan Roma Hamamı'nın havuz kısmı. (M.Ö 25) Ulus semtinde.




Soyunma odaları




Bir zamanlar hamam.



23.Nisan.1920'de açılan ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi binası. Yapımında Ankara taşı kullanılmış. Açıldıktan sonra tamamlanmış.




23 Nisan'a hazırlanan 1.TBMM binası. İçeride fotoğraf çekmek ziiiinhar yasak:)



2.TBMM binası. 1923 yılında Mimar Vedat Tek tarafından Cumhuriyet Halk Fırkası toplantı yeri olarak inşa edilmiş.  Daha sonra 1924-1960 yılları arasında meclis binası olarak kullanılmış.







2.TBMM aynı zamanda müze tabii. Atamızın fotoğraflarından çok iyi tanıdığımız yeleği.



Fotoğraf çekme gayretleri:) Mikrofon tanıdık geldi mi? Atatürk'ün 10.Yıl Nutku'nu okuduğu mikrofon.




Ankara Kalesi. Ne zaman yapıldığı bilinmiyor ancak M.Ö 2.yy başlarında Galatlar'ın Ankara'ya yerleşmeleri sırasında var olduğu biliniyor.


Anadolu Medeniyetleri Müzesi. Ben bu müzeyi çok sevdim. Geçen sonbaharda da ziyaret etmiştim. Sabah beni bırakın akşam alın:) O derece. Paleolitik Çağ'dan başlayıp Asur, Hitit, Frig, Urartu, Lidya uygarlıklarının buluntuları sergileniyor. O devasa taş kabartmalar var ya... Bayılıyorum. Müze 15.yy'a ait Mahmut Paşa Bedesteni ve Kurşunlu Han restore edilerek oluşturulmuş.(1921) Maalesef şu anda üçte biri açık sadece:( Ankara Anadolu medeniyetleri Müzesi 1997 yılında Avrupa'da Yılın Müzesi seçilmiş.










Hitit yani Eti güneş kursu. Tanıdık geldi mi?:)




Ankara Resim Heykel Müzesi. Binasıyla, bünyesindeki eserlerle... Muh-te-şem! Bu arada bir dip not: İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'ne bağlıydı fakat iyi bakılmadığı gerekçesiyle elinden alındı.  Cılız tepki sesleri duyuldu medyada. Şu an durumu belirsiz. İstanbul'un ki kapalı yani:(



Ankara Resim Heykel Müzesi 1950 yılına kadar Halk Evi olarak kullanılmış. Geçenlerde Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonnası'nda rastladım. Raif Bey halk evine uğradığını söylüyordu. Tanıdığım birini görmüş gibi sevindim. "Müze bu, müze" diye sevindirik oldum kendi kendime:)



Neşet GÜNAL... Çok severim...







Müzenin bahçesi:) İbrahim Çallı ve biz:) O gün bize Aslı'nın kardeşi de katıldığı için beraber fotoğraf çektirebildik:)




    Etnografya Müzesi... ARHM ile yan yana. İkisi de Cumhuriyet dönemi mimarisine ait. Etnografya Müzesi, Cumhuriyetimizin ilk müzesi. 1953'e kadar Ata'nın naaşı buradaydı.

    Arkadaki gelin ve damada dikkat:) Demek ki Ankaralı genç çiftler fotoğraf çekimi için bu müzeyi tercih ediyorlar.








Bu müzede daha çok Selçuklular'dan günümüze Anadolu folklorunu yansıtan eserler sergilenmekte.




Kahve kültürümüzü anlatan düzenleme... Çok beğendim.




Rahmi Koç Müzesi. Ankara'nın ilk sanayi müzesi. Atpazarı'nda. Tarihi Çengelhan restore edilerek oluşturulmuş bu müze. Çengelhan'da Vehbi Koç'un ilk ticarete atıldığı dükkan da yer alıyormuş ki o da şu an müzenin avlusunda. Çengelhan'ın tarihine gelecek olursak... Hürrem'in kızı Mihrimah var ya:) İşte onun kocası Rüstem Paşa tarafından yaptırılmış. 





İşte Vehbi Koç'un ilk dükkanı. Avluda. Bu avluda kafeterya var ve sağ alt köşede de görüldüğü gibi hafta sonu bu güzel mekanda hem kahvaltı yapıyorsunuz, hem de nefis klasik müzik 
parçaları dinliyorsunuz. 







Bayılıyorum ben bu Koç Ailesi'ne:) Özellikle Fenerbahçeli Ali Koç'a:)




Tıpkı İstanbul'daki gibi Ankara'daki Rahmi Koç Müzesi de çok güzel.




Kuğulu Park:) Ben bu parkı görmeyi çok istiyordum. Tabi daha önce görenlerden ya da Ankaralılar'dan beklenen tepki: "Bir şey yok orada!" Olsun! Ben görmek istiyorum. Neden? Çünkü çocukluğumdan beri romanlarda, anı kitaplarında okumuşum ve hep merak etmişim. Ankara'ya gidip görmemek olur mu? Ve bu zaman şartları içinde değerlendirilebilir mi? Evet şu an çok ufak, çok kalabalık. Ama Ankara'nın nüfusu daha azken ve çevresinde koca koca binalar yükselmemişken böyle değildi kuşkusuz.




Peki Ankara'da ne yedik? İşte bunu yedik:) ASPAVA döner. Ankara'da çok meşhurmuş. Dürüm döner ama domates soslu. Soğan ve kaşar ekleniyor istersen. Döneri çok kalındı, ben pek beğenmedim. Cacık ve salata ikram.




Her yerde "falan Aspava", "filan Aspava" diye dönerciler var. Fakat Küçükesat'takilere ve hatta oradaki Özçelik Aspava'ya gitmek lazımmış. Biz onun yanındaki Yıldız Aspava'ya gittik çünkü bilmiyorduk. Dönünce öğrendik. Behzat Ç. dizisindeki Aspava oymuş:) Peki nedir bu Aspava'nın anlamı? Allah Sağlık Para Afiyet Versin Amin:))




İşte böyle. Güzel gezmişiz. Fakat her zamanki gibi bazı yerleri yetiştiremedik. Örneğin Atatürk Orman Çiftliği'ni görmek istemiştik. Devlet Mezarlığı'na gidip Bülent Ecevit'in mezarını ziyaret etmek, Rahmi Aksungur'un heykellerini görmek istemiştik. Ve aklımız Ulucanlar Cezaevi Müzesi'nde kaldı çok fena. Bir de Çankaya Köşkü Müzesi var. Müzelerin sadece 17.00'ye kadar açık olması iyi olmamış:( Ama belli mi olur? Belki bir gün yine ziyaret ederiz Ankara'yı... Umarım Ankara gezisi düşünenler için biraz da olsa faydalı olmuştur bu yazı. Ankara izlenimlerim de gelecek. Çok yakında:))

10 yorum:

  1. Insanin böyle bir arkadasi olmasi ve onunla bukadar gezebilmesi nekadar güzel, bayildim!

    Anitkabir'e mutlaka gitmek istiyoruz esimle birgün, hep konusuruz bunu. Okadar güzel resimler ki, hepsini ayri ayri sevdim. Nekadar güzel bir paylasim olmus yine....cok tesekkürler Sezer'cigim.
    Ankara gezimizden evvel mutlaka bir kez daha göz atacagim bu postlarina ve notlar alacagim:)

    YanıtlaSil
  2. İnşallah gideceğiniz zaman aklına takılan başka bir şey olursa seve seve cevaplarım. Teşekkür ediyorum ayrıca canım benim.

    YanıtlaSil
  3. Elinize, ayağınıza sağlık! Fotoğraflar çok güzel. Benim de bir kitap blogum var ve Ankara'yla ilgili kitaplar hakkında bir yazı hazırlıyordum. Tam onun üstüne denk geldi, çok hoş oldu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Hemen ziyaret ediyorum blogunuzu:)

      Sil
    2. Fotoğraflar ve anlatımın harika..
      İyi vakit geçirmene sevindim:-)

      Ankara'da 2 yıl yaşadım ben. Severim. İstanbul'dan sonra dar gelir, kurak gelir bazısına ama ben severim..
      Onca anı doldurdum o 2 yıla, sevmem mi? :-)

      Sil
    3. Aaaa! Ne güzel! Ben de sevdim Ankara'yı.
      Bir de bir şey soracağım. Hangi Aspava'da yiyordun?:)))

      Sil
    4. esas onların karşısında yeni açılan birtane var. aspavahan diye. oraya gitmeliydiniz. büyük kayıp olmuş...

      Sil
    5. Yaaa! Tüh!:) Yine de öğrendiğim iyi oldu. Tekrar gidersek Ankara'ya, orada yeriz bu sefer:) Teşekkürler!

      Sil
  4. dopdolu bir Ankara gezisi olmuş sanırım :)) kaç gün sürdü acaba? hani ilerde gidecek olursak ona göre zaman ayıralım (:

    YanıtlaSil

Yorumu olan?