9 Haziran 2016 Perşembe

SOĞUKKANLILIKLA'YI OKUDUM... CAPOTE'Yİ SEYRETTİM...

   
    Bahsetmek istediğim enteresan bir kitap var. İsmi Soğukkanlılıkla... 
Yazarı Truman Capote. Hani şu meşhur Tiffany'de Kahvaltı'nın yazarı olan Capote. Fakat Soğukkanlılıkla çok daha farklı bir kitap. Gerçek bir cinayetin anatomisi. 
Roman değil ama bir roman kadar akıcılıkla ilerliyor. 
    Kitaba konu olan, kurban konumundaki Clutter Ailesi gerçek, katilleri Perry Smith ve Dick Hickock gerçek, katilleri yakalayan dedektifler gerçek. Her birinin ismini internette aradığında fotoğrafları karşına çıkıyor ki bu da okuyucunun tüylerini diken diken etmeye yetiyor. 
    Söz konusu cinayet 1959 yılında Kansas'taki Holcomb kasabasında işleniyor. Kasabanın ismini o talihsiz olaya kadar duyan az. Kasaba sakinleri kendi halinde insanlar ve genellikle çiftçilikle uğraşıyorlar. Clutter Ailesi Holcomb'un en sevilen ailesi. Yardımseverler, mutevazılar, dindarlar ve zenginler. Eyaletin uzak bir noktasında, hapishanede tanışan iki genç adamın onlar hakkındaki planlarından habersizler. 

    Daha önce Clutter'ların yanında çalışmış olan bir başka mahkumdan ailenin zenginliğini öğrenen Dick Hickock, planlarını yapar ve ona yardım edecek kişi olarak -saf ve tehlikeli- bulduğu Perry Smith'i seçer. Hırsızlık gibi adi suçlardan dolayı çektikleri ceza bitince Clutter çiftliğine doğru yola koyulurlar. Kitabın ilk bölümlerinde kurban ailenin gündelik yaşantısına roman tadında göz atarken, onları hayattan koparacak çiftin yolculuğuna adım adım şahit oluruz. Yolculuk okumaları sırasında katillerin karakterleri ve çocukluktan başlayarak yaşantıları hakkında ipuçları sunar yazar Capote. Derken o korkunç olay gerçekleşir. Baba, anne, 15 yaşındaki oğulları ile 17 yaşındaki kızları, bu iki yabancı tarafından elleri bağlanmış haldeyken başlarından tüfekle vurularak öldürülürler. Onu da sanki oradaymışcasına yaşarız. Kasaba sarsılır, okuyucu sarsılır. Arkasından kaçış gelir. Bu sefer kaçış yolculuğundadır acımasız ikili. Dedektifler de peşinde. Yakalanırlar tabii. İdama mahkum edilirler. Birkaç yıllık hukuksal sürecin sonunda kaçınılmaz idamlar gerçekleşir. 
    Soğukkanlılıkla, çok ayrıntılı ve derin analizler içeren bir anlatıma sahip. Fakat bu ayrıntılar okuyucu kesinlikle sıkmıyor. Kitabı hazırlama aşamasında aileyi tanıyanlarla konuşmuş Capote, dedektiflerle konuşmuş, katillerle konuşmuş uzun uzun. En sonunda hukukçuların ve psikologların görüşlerine yer vermiş. En detaylı analizleri ve anlatımları katillere ayırmış. Aslında hiç gerek yokken neden bu cinayeti işlediklerini irdelemiş. Şunu da belirtmek lazım. Clutter çiftliğinde para dolu bir kasa olduğuna inanan katiller o kasayı bulamazlar çünkü evin babası nakitle çalışmamaktadır. Sadece çeklerle halleder işlerini ve zaten çok harcayan bir aile olmadıkları için çocuklarda ve annede bile çok az nakit vardır. Öldürüldüklerinde evden yalnızca 40-50 dolar çıkar. Tam da bu noktada, gerçekleşen idam dolayısıyla rahatlarız. Fakat bir yandan da katiller için belli belirsiz bir acıma hissederiz. Özellikle de Perry Smith için. Aslında tetiği çeken odur. Gel gör ki o yaşına kadar yaşadıkları ve akabinde gelişen karakteriyle acınası bir varlıktır. 
    Beni çok etkileyen bu kitabı okuduktan sonra bir de Truman Capote'nin yazma aşamasında yaşadıklarını ve özellikle katil Perry Smith ile olan görüşmelerini anlatan "Capote" isimli filmi seyrettim. Kitabı okuyacak olanlara filmi de tavsiye ederim.  İlginçti. Capote rolündeki Philip Seymour Hoffman'ı ayrıca çok başarılı bulduğumu belirtmeliyim. Filmin gerçek hikayesi de kısaca şu:
    Truman Capote bu olaya, gazetelerde okuduğu ilk andan itibaren karşı konulamaz bir ilgi duyar ve çalıştığı dergi adına haber hazırlamak için olayın geçtiği kasabaya doğru yola koyulur. Yanına gazeteci dostu -ki aynı zamanda çocukluk arkadaşı- Harper Lee'yi alır. İlk işi aileyi tanıyanlarla ve katilin peşindeki dedektiflerle konuşmak olur. O sırada katiller yakalanırlar. Olayı kitaba dökmeye karar vererek katillerle görüşmelere başlar. Özellikle Perry'ye karşı yakın hisseder kendini. Öyle ki bu ilginin platonik bir aşka dönüştüğünü görürüz. Davanın yanlı görüldüğünü düşünüp her türlü yasal haklarını kullanmaları için avukat da tutar hatta. Fakat sonunda vazgeçer, hissettiği duyguların karmaşasıyla zor günler geçirir. Filmde Capote'nin katiller için avukat tuttuğunu görüyoruz ancak kitapta bu yakınlık hissi yok, tamamen tarafsız bir gözle her açıdan değerlendirme var. 
    Film hem kitabın yazılma aşamasını anlattığı için ilginçti hem de yazar Truman Capote ve şu sıralar ülkemizde çok satanlar listesindeki "Bülbülü Öldürmek" kitabının yazarı Harper Lee'nin hayatından biyografik birer kesit sunduğu için keyifliydi. Harper Lee'nin meşhur kitabının ilk kez basılışı, filminin çekilmesi gibi ayrıntılar da yer alıyor filmde. Ancak Soğukkanlılıkla'yı okumadan seyredilirse birçok şey havada kalır gibi sanki. Kriminal olaylara ilgi duyanlara kitabı tavsiye ederim. Arkasından benim gibi filmi merak edeceksiniz zaten:)
    
   
    

11 yorum:

  1. Bu tip kitaplar okuyamıyorum maalesef :( Sadece içinde İstanbul geçiyor diye geçenlerde Ahmet Ümit'in bir kitabını okudum ama ı ıhhh :( Keyifli okumalar diliyorum bu arada...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ki Ahmet Ümit kitapları sadece polisiye de değil, Soğukkanlılıkla'yı okuyamazsın o zaman dediğin gibi Sevgili Gamze:) Çok teşekkür ediyorum.

      Sil
  2. Capote'yi sevdiğimi biliyorsundur :) Ben de ilk bu kitabını okumuştum ve dilim tutulmuştu. O kadar etkileyici bir cinayet portresi çiziyor ki..etkilenmemek ne mümkün. Filmi de bir dönem izlemiş ve beğenmiştim (Hoffman müthiş bir iş çıkarıyor). Çimen Türküsü'nü de önerebilirim Capote'nin, okurken kendimden geçmiştim <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. A evet. Capote ilginç bir adam, iyi bir yazar değil mi? Yalnız ben Çimen Türküsü'nü okumadım. Unutmadan not alayım

      Sil
  3. ya bu olayı biliyom capote'un peşine düşüp yazdığını kitabı okumadım ama tamam okurum filmi izledim galiba pek de hatırlamıyom ama peki bu cinayetle ilgili ayrıca bir film yok muydu yaa yani bu cinayetin filmi. sanki izlemiştim bu ailenin katlini :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet evet olayı anlatan eski bir film daha var. 60'larda çekilmiş.

      Sil
  4. Filmi ve kitabıyla güzel bir birleşim olmuş. Henüz hiç Capote okumadım. Hoffman yakın zamanda öldü galiba. Başarılı bir sanatçıydı, etkili filmlerini hatırlıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoffman başarılıydı sahiden. Bu filmde de döktürmüş bana kalırsa.
      Sizin okumadığınız bir yazarı bulmak da zor Bilgehan Bey:)

      Sil
  5. Tiffany'de Kahvaltı novella türü bir kitap. Soğukkanlılıkla epey kalın bir kitap.
    Kitabı okuyup filmi seyretmek güzel ve ilginç bir öneri. Teşekkürler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim. Kriminal eserlere ilginiz varsa kesinlikle tavsiye ederim.

      Sil
  6. O kadar güzel anlatmışsın ki, okuyormuş gibi kitabın içinde hissettim kendimi.

    YanıtlaSil

Yorumu olan?