14 Aralık 2015 Pazartesi

NOSTALJİK PAZARTESİ... MİMLER VE TAKINTILAR ÜZERİNE...

  Geçen hafta sevgili arkadaşım Ayşe "Nostaljik Pazartesi" isimli bir etkinlik başlattı ve hepimizi davet etti. (Yazısı burada) Okunmayan eski yazıların tekrar gündeme gelmesi isteğiyle başlattığı bu etkinlik için Instagram'daki Throwback Thursday'den esinlenmiş ve güzel bir de isim bulmuş. Klavye başına oturduğum pazartesilerde katılmak isterim. 

İlki bugün olsun. Bugün tekrar paylaşacağım geçmiş yazım, şimdiye kadar cevapladığım 2 mimden biriyle ilgili olacak. Buna sevgili Myna'nın geçtiğimiz günlerde beni mimlemesiyle karar verdim. Artık mim cevaplamıyorum aslında. Çünkü o havada olmadığım zaman yazmak istemediğimde karşımdakini kıracağımı düşünüyorum. Dolayısıyla sadece 2 kere yaptım ve tamamen vazgeçtim, devamlı irtibatta olduğum arkadaşlarım bunu biliyorlar. Myna yeni bir arkadaşım. Çok genç ve çok tatlı. "Mim etkinliklerine katılmıyorum ama Nostaljik Pazartesi gününde senin için eski yazımı yayınlayacağım" dedim:) Hem Ayşe'ye hem Myna'ya sevgilerimi yolluyorum, sizleri de Nostaljik Pazartesi'ye davet ediyorum efendim. (Ah bir de küçük bir hatırlatma: Yeni yıl hediyesi çekilişime katılım için yarın son gün). Linki burada

    Şimdi buyrunuz benim nostaljik yazıma:



TAKINTIM VAR MI?... YOK MU?... VAR MI?...



    Sevgili deeptone mimlemiş beni. Beni ve birçok kişiyi. Bir önceki mimi yanıtlamaya fırsat bulamamıştım. Kendimi affettirmek için bunu hemen yanıtlıyorum. Ama uyarayım keyifli bir yazı olmayabilir. Şöyle ki..

    Mim: Buyur buradan tanı...
Takıntıların var mı? 
Yoksa "kim takar takıntıları, sallamışım dünyayı" modunda mı yaşarsın hayatı?

    "Keyifsiz bir yazı olabilir" dememin sebebi, burada ballandıra ballandıra anlatacak takıntılarımın olmayışıdır. Var ufak tefek arızalarım ama çok şükür takıntı boyutunda değil. Benim de her kadın gibi dışarı çıkıp kapıyı kilitlediğim halde "acaba ütünün fişini çekmiş miydim?" diye eve geri dönmüşlüğüm oldu birkaç kere. Ama bence buna takıntı denemez. Peki benim niye takıntım yok? Çünkü takmamaya çalışıyorum. Aslında rahatlıkla takılacak bir insan olduğumu biliyorum ve takıntı sahibi olmamak için kendimi zorluyorum resmen. Eğer bir harekete takılacak gibi olduğumu hissedersem hemen uyarıyorum kendimi ve vazgeçiyorum. Çok ciddiyim. Vallahi obsesif olarak anılmaya hiç niyetim yok. 


     Ama şimdi bir dakika! Bak aklıma ne geldi durup dururken! Acaba takıntılı olmamaya takıntılı olabilir miyim? Bırak kendimi, oğlumun da takıntılı olmasını istemem ve en ufak şeyi kafaya takabilirim. Mesela birkaç sene önce oğluma gazeteden bir haber okuma gafletinde bulunmuştum. Haberde ellerin 20 sn. süreyle sabunlanmadıkça temizlenemeyeceği yazıyordu. Oğlum bunu kafaya takmıştı ve ellerini yıkarken saymaya başlamıştı. 20'ye kadar sayıyordu ve "ya temizlenmediyse" diye düşünüp bir 20 sn. daha sayıyordu. Ben tabii panik oldum ve hemen doktora götürdüm. Doktor "geçer, çok akıllı bir çocuğunuz var" dedi:) Hakikaten geçti. Doktor haklıymış:) Çok şükür şimdi hiç bir takıntısı yok ama çok korkmuştum. Evet ya!!! Ben takıntılı olma korkusuna takıntılıyım galiba!!! Bu mimi hazırlayan dostlar... Kendime dair bir gerçeğin farkına varmama sebep oldunuz gece gece:)       
Ne olacak şimdi? Hadi bakalım!!!
 "Tamam Sezer! Sakin ol! Sakin! Sen takıntılı değilsin! Sen şahane bir insansın! Aklın fikrin yerinde! Mükemmelsin! Takıntılı değilsin! Takıntılı değilsin! Takıntılı değilsin!"




Not:Arkadaşlar aşağıdaki bağlantıların niye o kadar çok olduğu hakkında bir fikrim yok. Bir türlü düzeltemedim. Kopyala-yapıştır olayını beceremedim sanırım. Mazur görünüz.
































































20 yorum:

  1. Senin için nadir zamanlardan biri :))
    Ne şahane oldu şu nostaljik Pazartesi...
    Azıcık kıpırdadık sanki .:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Saçma sapan çıkan linklerin altından bu bölüme ulaşıp yorum yazan arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.
      Evet, mim açısından nadir bir zaman:) Nostaljik pazartesi iyi oldu evet ama ben kopyala-yapıştır olayını beceremedim Şebnemcim:(

      Sil
  2. Ah yahu benim de yeğenim var, keşke o da el yıkamaya takıntılı olsa tam tersi:)))oğlum şöyle köpürte köpürte yıka diyorum ama "yeter teyzeeee" diyor:( ne güzel takıntılı olmamaya takmak valla darısı başıma benim var takıntılarım hem de evlerden uzak olsun mu diyeyim temizlik konusunda:(( otobüse mi bindim, dönüşte mutlaka banyo yapıyorum ve üzerimdekileri makineye atıyorum (biliyorum şu an tahtaya vurup dağlara taşlara dedi herkes:)))elimle otobüste tutamakları tuttuğum için elimin değdiği anahtarlar, cep telefonu ve gözlük de eve gelince sterilize ediliyor:(( manyak! dediniz değil mi diyebilirsiniz kızmam zaten herkes diyor:))))ne yapayım ben de böyleyim işte vaktiyle gülerdim temizlik hastalarına gülme komşuna boşuna dememişler ...
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Saçma sapan çıkan linklerin altından bu bölüme ulaşıp yorum yazan arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.
      Estağfurullah, manyak demedim tabii:) Ama dışarıdan gelince genellikle ben de kıyafetlerimi makinaya atıyorum. Takıntı olarak düşünmemiştim:) Anahtar, telefon vs. onları ise ara ara temizliyorum:) Siz yine iyisiniz benim anneannem zamanında ekmeği, parayı, kıymayı yıkıyordu:) Böylesi de zor.

      Sil
  3. Takıntınız olmaması ne güzel.Ben mesela Salı günlerine takığım :)Ne zaman kötü bişi olsa hep Salı günü olur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Saçma sapan çıkan linklerin altından bu bölüme ulaşıp yorum yazan arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.
      Gayret ediyorum Gamzecim. Yoksa benim de bazı gün ve sayılarla ilgili düşüncelerim var, kovmaya çalışıyorum:)

      Sil
  4. Ahh bu takinti olayi gercekten cok acaip birseydir.Ben hastanede hastalarimizda ne takintilar görüyorum bazen bir bilsen:) Birtanesi düzen takintisi vardi, aman Allahim...8 yasindaki cocuk odasindaki seylerin milim oynamasinda deli olurdu, herseylerini santim santm düzenlerdi sanki...ayakkabilari, dolabindaki esyalari (gerci ben etrafimda da öyle "fazla titiz" insanlar gördüm de, bukadari da normal degil diyemedim tabi):)

    Mim olayinda ben de senin gibiyim Sezer'cim, cok fazla sevmem aslinda ama yeni arkadaslari kirmak istemem, o yüzden yaparim bazen.Hem bazen konusu ilginc olanlari severek bile yaparim:)

    Ellerine saglik, güzel bir nostalik pazartesi yazisi olmus. Cok mutlu oluyorum bu fikrime katilimin büyük oldugunu görünce..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Allah korusun o kadar takıntılı olmaktan. O bambaşka bir şey sahiden.
      Fikir güzel olunca, sahibi de sevilen biri olunca katılım olur tabii:)

      Sil
  5. BU etkinliği çok sevdim ben. Ne de güzel düşülmüş, ben de bu sayede okudum yazınızı.
    Bu arada ne güzel takıntısızlık işte, ohh miss:)

    YanıtlaSil
  6. Bende takıntı çok maalesef ve el yıkama, hijyen konularında felaket boyutlara vardılar. Kaç 20 saniye yıkıyorum ellerimi Allah bilir :) Üç beş kere sil baştan sabunu köpürtür gene yıkarım. Neyse fazla detay vermeyeyim de blogumda mimi cevaplayayım en iyisi 1-2 gün içinde :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya o uzun uzun yıkama bende de var ama işte abarttığımı fark ettiğim an kendimi durdurabildiğim için takıntıdan saymadım:) Bizim oğlan sayıyordu bir de, o yüzden korktum:) Sayması geçti Allah'tan da o da uzun uzun yıkıyor hala. İyi bir şey gerçi:)

      Sil
  7. Takıntı her zaman kötü bişey olarak algılanıyor bence çok uç noktada olmadığı sürece komik bişey :) insanız illa ki ufak da olsa takıntımız var inan bana. Takıntısı olmayandan korkarım ben :))
    Ve teşekkür ederim yaptığın için. Bende mim yapmama kararı almıştım fakat bu konuyu çok merak ettiğim ve size başka türlü yaptıramayacağım için adına mim dedim maruz görün bu meraklıyı :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim Myna. Değişik bir takıntım olsaydı da yazsaydım dermişim:) Ama dediğim gibi olmaması için gayret içerisindeyim:)

      Sil
  8. Nostaljik pazartesi olayını ben de sevdim haftaya yapacağım.. Takıntılı olmak illaki büyük bir problem olarak görülmemeli. Ben mesela arabayı iki kez kitlerim . Kitlenmediğini düşünürüm . Al bi takıntı işte:))Bağlantılar çok olmuş gerçekten neden acaba..

    YanıtlaSil
  9. Bağlantılar hakkında hiç bir fikrim yok sevdican:( Uğraştım, yazıyı silip tekrar tekrar kopyala yapıştır yaptım, olmadı.

    YanıtlaSil
  10. Benimde vardir takintilarim ama ileri derecede degil, yani bana gore. Mesela yemek catallari 4 bacakli olmali, kasiklik model ve boy sirasina gore duzenlenmeli (ve bozulmamali), butun dolaplardaki giysiler, magaza tarzi katlanmali, renklere gore istiflenmeli, ortak tuvalet hersabah camasir suyuyla temizlenmeli, (duvarlarda dahil).
    Bak bu en kotusu iste: temizlige baslayinca dunyayla baglantim kesiliyor, o ara yanima yaklasan, baska birsey isteyen soran, canina susamis olmali:))))
    Bu arada Ayse'ye geliyormussun. Biz karar verdik, banada kahve icmeye geliyorsunuz. Haber vereyim dedim.:))

    YanıtlaSil
  11. Ama o düzenlilik çok güzel bir şey. Ben de pek yo:) Düzenlerim, dağılır, tekrar düzenlerim. Ama muhakkak dağılır:)
    Ayşe'yle yakın mısınız? Evet, Ayşe'nin çok yakınında kalacağız. Çok sevindim. İnşallah görüşürüz. Vize olayı hallolursa geleceğiz inşallah. Heyecanlıyım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O cümle ne biçim olmuş. "Bende pek yok" olacak o. Benim takıntım da bu işte, illa düzeltmem lazım, olsun diyemiyorum:)

      Sil
    2. Duzeltmesende olurdu, ben anlamistim:))
      Ben Belcikadayim. Firsatiniz olursa mutlaka beklerim.

      Sil

Yorumu olan?