22 Nisan 2015 Çarşamba

UZAKLARDAN MİSAFİRİMİZ VAR!

   
     
    Selamlar herkese! 2 gündür evdeyim ve yatak döşek yatıyorum. Çünkü feci şekilde üşüttüm. Nisan ayının havasını zaten hiç sevmezdim bu sene iyice nefret ettim.
Şifayı öyle bir kapmışım ki ve o kadar kötü hissettim ki normalde olabildiğince doktordan kaçan ben, eşime "Hastaneye gideliiim!" derken buldum kendimi. Klasik serum vs. olayına girişildi tabii. Evde ilaçla devam. Bugün daha iyiyim çok şükür. Doktora gitmezsem iyileşmemin daha uzun süreceğinden korktum çünkü hem iş var, yarın okula gitmem lazım artık, hem de evde yurt dışından misafirimiz var. Orhun'un okulundaki bir proje nedeniyle pazar akşamı Estonya'dan misafir geldi bize.
Hasta olduğum bir zamana denk gelmesini hiç istemezdim ama oldu bir kere. Gündüzleri beraber okula gidiyorlar zaten. Dün Allah'tan topluca dışarıdaydılar ve dışarıda yediler. Bugün kalkabildim de adam gibi yemek hazırlayabildim.
   Misafirimizin adı Marcus. Orhun'dan ufak. 15 yaşında. Ama hiç 15 yaşında gibi durmuyor. Nasıl ciddi anlatamam:) İlk başta Orhun çok zorlandı, diğer gençlerle olduğu gibi lay lay lom yapacağını düşündü. Çocukla konuşuyor konuşuyor, çocuktan gelen cevaplar genellikle "Evet, hayır, belki, duruma göre" :) "Ben de ileride belki sana sorular sorarım. Şimdi değil. Ciddiyimdir ben" falan demiş Orhun'a. Orhun önce çok üzüldü, bozuldu ama bugün daha mutlu geldiler eve. Çocuk iyice alıştı bize, şimdi çok daha rahat konuşuyor, uzun cümleler kuruyor ve gülüyor:) İlk defa bir Estonyalı tanıyoruz, belki hepsi böyledir diyeceğim ama gruptaki diğer çocuklar daha canayakınlarmış. Çocuk ise "Pek konuşkan değilizdir biz" diyormuş. Bilemeyeceğim artık. Farklı bir çocuğun gelmesi iyi oldu bir bakıma, Orhun sabır ve anlayış göstermeyi, herkesle hemen ense tokat muhabbete girilmeyeceğini öğrendi:)
    Elimizden gelen en iyi şekilde ağırlamaya çalışıyoruz Marcus'u. Tipik bir Türk annesi olarak ara ara "Aç mısın?" diye soruyorum tabii:) Meyvesini, tatlısını, mineralli suyunu taşıyıp duruyoruz:) Keyfinin yerinde olup olmadığını yokluyoruz. Kibarca teşekkür ediyor her seferinde. Sabah kahvaltısı yapmazmış pek ama muhakkak hazırlıyorum. Artık ayıp olmasın diye mi yoksa gerçekten aç olduğu için mi bilmem ama yiyor da.
Bu arada şunu da anlamıyorum, Avrupalılar abuk subuk beslenirler, bol şekerli gıda tüketirler, kahvaltı bilmezler, normal su içmezler vb. ama yine de bizden uzun yaşarlar. Biz ise "Şeker yeme ölürsün, güne kahvaltıyla başlamazsan mahvolursun, günde 2 litre su tüketmezsen bitersin" uyarılarıyla korku içinde yaşarız, bunları uygulamaya çalışırız, daha doğal beslendiğimizi düşünürüz ama onlardan daha kısadır ömrümüz.
Bunun nedenini düşünmek lazım. Bence biz tamamen stresten, zorlu yaşam koşullarından, sıkıntısız hayat sürememekten kaybediyoruz.
Hep gerginiz, hep gerginiz... Neyse...
    Okuldaki proje kapsamında başka ülkelerden gelen çocuklar da var. Ayrıca Yunanistan'dan, Polonya'dan ve Hırvatistan'dan öğrenciler geldi. İspanya ise son dakikada vazgeçmiş çünkü Türkiye tehlikeliymiş. "Sanki sizin ülkeniz çok güvenli" derim ben de İspanyollara. Terörse onlarda da var, yıllarca iç savaş yaşadılar.
Güneyi kuzeyini sevmez, kuzeyi güneyini sevmez. Irkçılık suçları da az değil.
Neyin artistliğini yapıyorlar anlamak mümkün değil. Keyifleri bilir. Yarın tüm yabancı misafirler ve ev sahipleri olan öğrenciler beraberce Sultanahmet'e gidecekler. Şanslarına hava yağmurlu. Marcus "Problem yok ben soğuk severim" diyor:)
Ne de olsa kuzeyli. Perşembe günü ise serbest. O gün bize de tatil olduğu için mesela boğaza götürmek isterdim ama hep beraber Vialand'a gitmeyi düşünmüşler. 
Marcus güya coğrafya düşkünüymüş, boğazı görmek ister zannettim ama "Maybe" dedi sadece:) Vialand daha cazip geldi. Ne kadar ciddi olsa da çocuk işte:) 
Bakalım, keyifleri bilir, onlar genç gence takılırlarsa ben de dinlenmiş olurum.
    Orhun çok ısrar etmeseydi belki kalkışmazdım böyle bir işe ama yabancı bir ülkeden misafir ağırlamak zevkli aslında. Farklı bir deneyim. Onun kültürünü tanıyorsun, kendi kültürünü en iyi şekilde yansıtmaya çalışıyorsun. Tüm Estonlar böyle midir bilemem ancak Marcus kültürlü, bilgili ve görgülü bir çocuk. Misafir etmek isteyen, muradına eren ancak çocuğun ne zaman döneceğinin farkında olmayan şaşkın oğlum
"Bir haftada daha çok alışır" diyor bu akşam. "Ne bir haftası oğlum, cuma gidecek ya" dedim, "Ne? Cuma mı?" şeklinde kalakaldı:) "Tüh ya! Özleyeceğim" diyor şimdi ki hakikaten özler, yolcu ederken üzülür.
    Böyle değişik günler yaşıyorum işte. Fakat değişiklik iyidir. Hazır bu akşam ayaklanmışken, kendimi daha iyi hissediyorken yazmak istedim. Bu yazının devamı da gelebilir:)




11 yorum:

  1. Sorduğun soruya kendin cevap vermişsin:)) Yani uzun yaşamayı kastediyorum:) Evet, birçok neden var. Çevre temiz, şehir merkezinde bile nerdeyse orman var, orman yoksa bile doğal parklar var, hemen hepsi spor yapıyor, yaşlısı bisikletle markete gider en basiti, bizim kadar çok sebze tüketmeseler de sebzelerindeki zehir miktarının bizden az olduğunu düşünüyorum, hemen hepsi elimdeki cep telefonunu bilmem ne marka yapmak yerine para biriktirip adam gibi yılda bir (ki bu sayı çoğu zaman fazla) tatile gider, kimse camlarım kirli, misafir gelecek, evi toplamam lazım gibi vicdan azabı çekmez, çocuklarını rahat büyütürler, kazık kadar çocukların standart yaşam sorunlarını kendilerine problem etmezler.... daha sayayım mı:)) Sağlıklı beslenmek işin tek yönü anlayacağın:)

    İspanya halt yemiş! Haritaya da mı bakmamış! Türkiye`nin hakkari sınırına gelmiyor ya. (hadi o zaman olabilir derdim)
    Ben üç sene önce ağırlamıştım yabancı çocukları. Ama sonuçta yazdığın gibi çocuklar. Yani şöyle düşün tarih, kültür bir yere kadar. Biz de gezdirdik burda, bilmem kaç tane cami, külliye görüp ne yapacak! Bir süre sonra olay bowling oynayalıma döndü:)))

    Sana çok geçmiş olsun. Tam denk gelmiş desene. Neyse toparlamışsın anladığım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dediklerine aynen katılıyorum, uzun uzun yazamadım sen anlatmışsın gayet güzel:) Biz de nerede o standartlar demek istedim. Dediğin gibi beslenme bir ayağı sadece. Ama bizde her şey tammış gibi sağlık söz konusu olunca hep yemeğe yüklenirler ya, onu kastettim. Bizdekiler şunu demez: "Ben vatandaşıma huzur vereyim, maddi olanaklarını yükselteyim, çocuklarını iyi okutayım, yeşil alanlar yapayım (ya da olanı yok etmeyeyim dese o da olur) aralarına fitne sokmayayım:))) Bize hayal bunlar!
      Biz çok daha önceden misafir çocuk ağırlamalıydık. Okulda hep söylüyordum uygun olduğumuzu ancak bu organizasyonlarla ilgilenen öğretmenler Orhun'u tanımıyorlardı. Bu sene sorumlu öğretmen Orhun'u gayet iyi tanıdığı için ve anladığı için kendisi teklif etti. Yoksa ben artık bırakmıştım ipin ucunu:)
      Yahu çocuğa külliye, cami gezdireceğim yok. Daha ufak. Ama bizim Marcus doğaya ve doğal güzelliklere meraklı bir çocuk. O yüzden boğazı göstermek isterdim. Boğaziçi'nden ala doğal güzellik mi var? :) Olmadı yaşına uygun olarak Miniatürk'e ve Akvaryuma götürürüm dedim:) Bowling yaptılar bu arada:) Ama öyle tatlı, ciddi bir çocuk ki. Görsen... Bu sabah papyonunu taktı gitti Sultanahmet'e:)
      Geçmiş olsun dileklerine teşekkür ederim. Daha yatsam yatarım da ayaklanmaya mecburum. Kadın olmak böyle bir şey biliyorsun. Öptüm seni.

      Sil
  2. Öncelikle geçmiş olsun. Farklı ülke insanlarıyla iletişim önemli bir konu. Çocuğunuzun erken yaşta tanışması ve birlikte vakit geçirmesi gelecekteki paylaşımları için çok yararlı olacak.
    Sağlık ve başarı dileklerimle.

    YanıtlaSil
  3. Ahhh Sezer' cim çok geçmiş olsun... En kısa sürede atlatırsın inşallah...
    Orhun ne kadar güzel bir şey yapmış öyle... Bu olayın aşamalarını çok merak ettim.. Belki birgün bizim işimize de yarar ;) Farklı bir kültürden bir bireyle uyum sağlayabilmek zor olmuştur hakikaten... Ama anacık oğulcuk maşallahınız var, bunu da en güzelinden halletmişsinz :))
    Öpüyorum canım..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Şebnemcim. Orhun için geç bile kaldık misafir ağırlamakta ama o kadar çok yabancı arkadaşı var ki bundan sonra zaten kendisi getirtecek onları:) Büyüdü artık. Siz daha önce başlayın derim. Güzel bir şey. Türkleri iyi tanıtalım değil mi ama?:)
      Ben de seni öptüm. Sevgiler.

      Sil
  4. Cok gecmis olsun Sezer'cigim, umarim daha iyisindir su an.
    Yabanci misafir olayini nasil keyifli anlatmissin, cok hosuma gitti:) Ben de özeniyorum, keske biz de böyle bir misafir agirlayabilseydik.

    Cok öpüyorum canim, selamlar
    Ayse

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Daha iyiyim Ayşecim, teşekkür ederim. Ben de başka ülkedeyim sana göre, geleyim sana:)
      Çok öptüm:)

      Sil
  5. Ahh keske gelsen(iz)! Hep bekliyorum zaten bir gün bunu, Hollanda da olsa görüstük, insallah bu da gerceklesir bir gün:)

    YanıtlaSil
  6. Tuh, bi hafta kalsaydi acardi onu Orhun! Ne o oyle Muhsin Bey gibi cocuk mu olur :-)
    Gecmis olsun kuzum, mikroplar yanlis bunyeye gelmis, silkelersin sen onlari :-) opuyorum!

    YanıtlaSil

Yorumu olan?