18 Haziran 2014 Çarşamba

INSTAGRAM HAKKINDA

    Yeniden üniversite hayatına dönen gazeteci Ayşe Arman, "İzleyici Araştırmaları" dersi için yapacağı çalışmanın konusu olarak, popüler bir fotoğraf paylaşım uygulaması olan İnstagram'ı seçmiş. Aynı konuya Hürriyet Pazar'da da yer verdi ve Nihat Odabaşı, Çağan Irmak gibi İnstagram fenomenleriyle yaptığı röportajları yayınladı. Başlık şu : "Instagram bir virüs, vücuduna giren yandı!"
    Vallahi ben de yazacaktım:) Her ne kadar onun gibi ünlü bir gazeteci olmasam da, bol tirajlı bir gazetede köşem olmasa da, kendi küçümencik blogumda Instagram'dan bahsedecektim ben de. Hazır konu gündemdeyken düşündüklerimi söyleyivereyim o zaman.
    Ben de bir Instagram kullanıcısıyım. Çocukluğumdan beri fotoğraf çekmeyi, fotoğraflara bakmayı çok severim. Ara ara eski fotoğrafları çıkarır bakarım. Hiç ihmal etmem, beğendiğim fotoğrafları, özel günlerin fotoğraflarını muhakkak tab ettiririm, albümler yaparım. Eskiden filmleri fotoğrafçıya verip, elimizde basılı bir şekilde görmek için günlerce beklediğimizi düşünüyorum da... Bugün, çektiğimiz fotoğrafları anında görmemiz ve hatta anında paylaşıyor olmamız mucize gibi geliyor bana.
   

    Instagram da bu eğlenceli fotoğraf paylaşım mecralarından biri. Ben seviyorum. Dünyanın dört bir yanında insanların nasıl yaşadığını görmek, nerelerde yaşadığını öğrenmek hoşuma gidiyor. Dünyayı merak eden bir insanım. Ama her yeri ziyaret edebilmem mümkün değil. İşte o zaman bu gibi sosyal alanlarda merakımı gideriyorum. Takip konusunda, devamlı özel yaşantısından kareleri paylaşanları           değil de gezip gördüklerini aktaranları tercih ediyorum. O yüzden yemek fotoğraflarının paylaşılmasını eleştirenlere katılmıyorum. Hangi ülkede ne yenir,       ne içilir? Bunu öğrenmenin nesi tuhaf?
    Yurt içinde ya da yurt dışında bir geziye çıkmadan önce muhakkak gideceğim yerin etiketiyle paylaşılmış fotoğraflara bakıyorum. İnanılmaz faydalı oluyor. Havanın nasıl olduğunu görüyorum, gezilecek yerleri, yemek yiyebileceğim mekanları öğreniyorum, ne tip insanlarla karşılaşabileceğimizi anlıyorum.
    Takipçi sayımı artırmaya yönelik bir endişem, takıntım yok. Asla #followme şeklinde etiketleme yapmıyorum:) Kendi içimden gelenleri, gezip gördüğümü paylaşmayı seviyorum. İsteyen bakar, istemeyen bakmaz. Bense (eş, dost ve bazı blogger arkadaşların dışında) Türkiye'den, gezip, dolaşıp paylaşanları hatta amatör olarak fotoğrafçılıkla uğraşanları takip ediyorum daha çok. Yurt dışından ise yine gezi fotoğraflarını paylaşanları ve yaşadığı yerle ilgili paylaşımlarda bulunan enteresan insanları takip ediyorum. Mesela Roma'dan genç bir kadını takip ediyorum. Günlük yaşama dair enfes Roma fotoğrafları yayınlıyor. Yine aynı şekilde Paris'ten, Avustralya'dan, Amerika'dan, Norveç'ten paylaşımlarda bulunan kişiler var listemde. Bir de "enteresan insanlar" demiştim ya hani -yanlış söyledim, aslında enteresan olan benim çünkü onlar normal hayatlarını yaşıyorlar ve ben onları takibe aldım- , nasıl ve nereden bulduğumu hatırlamadığım Endonezyalı bir Rock şarkıcısı, Taylandlı bir aktrist, İspanyol gay bir çift vs. oluyorlar kendileri:)
    Gezi fotoğraflarını çok sevdiğim için takip ettiğim birkaç yabancı gezgin de var listemde. Türkiye'ye geldikleri zaman acayip mutlu oluyorum. Sık sık "dünya" , "seyahat" vb. etiketli paylaşımları arıyorum. Dikkat ettim, en beğendiğim görüntüler, istisnasız Norveç ya da Yeni Zelanda'ya ait oluyor. Artık Norveç'i ve Avustralya'yı çok iyi tanıyorum:) Bu iki ülke, ziyaret etmeyi istediğim yerler arasında ilk sıralarda yer alıyorlar doğal olarak. Ben de bize ait güzel görüntüleri muhakkak İngilizce olarak da etiketliyorum. Ki bizim ülkemizi de tanısın insanlar.
    Profesyonel veya amatör olarak resim sanatıyla uğraşanlar da var listemde. Bir-iki tane de hobi sayfası. Ve Instagram kullanan ne kadar Fenerbahçeli futbolcu varsa hepsini takipteyim:)
    Instagram'ı aktif olarak kullanan birkaç ünlü isim de var listemde. Belli bir kritere göre seçmiş değilim onları. Sanırım aktif olarak kullandıkları için dikkatimi çektiler. Zaten tanıdıklarım haricinde takip ettiğim herkes oradan oraya atlarken bir şekilde takıldığım kişiler.  
    Instagram'a dair olumsuz bulduğum şeyler de var tabii. Mesela ünlü isimlerin fotoğraflarına yapılan çirkin eleştirilere karşıyım. Bir insanın tanınıyor olması senin onu ulu orta acımasızca eleştirmene sebep olmamalı. O ismi koruyan takipçiler de çıkıyor bu sefer ortaya ve birbirini hiç tanımayan insanlar inanılmaz kavgalar yaşıyorlar. Bazen politik kavgalara dönüşüyor tartışmalar. İşte bunu benim aklım almıyor. Sosyal medyayı bilinçli bir şekilde kullanma konusunda çok fazla eksiğimiz var.
    Bir de yine çok takipçisi olan kişilerin fotoğraflarının altında -o kişinin izni olmaksızın- yapılan reklamlar çok ama çok çirkin duruyor. "En güzel takılar burada", "Hanımlar, en şık ayakkabılar burada", "Mevlütleriniz, nişanınız, düğününüz için şeker yapılır", "Leziz yemekler" vs.vs.vs. Tam bir kişisel reklam bombardımanı var Instagram'da. Hiç hoş olmuyor. 

   Instagram, bilinçli kullanıldığı zaman çok keyifli ve öğretici bir eğlence aracı. Her gün fotoğraf eklemesem de muhakkak giriyorum, arkadaşlarla selamlaşıyorum, sanal dünya turu yapıyorum. Kısacası ben Instagram'ı seviyorum:)





   

10 yorum:

  1. Ne güzel anlatmışsın:)
    Instagram benim için de yakaladığım güzel kareleri yayınlama mecrasıyken, sürü psikolojisinden olacak kendi hayatımdan da fotoğraflar paylaşmaya başladım, çok uzun süre hiç kendi fotoğrafım bile yoktu oysa, aslında çok da mutlu değilim bu durumdan, daha değerli anları paylaşarak kullanabiliriz instagramı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Nazlıhan!
      İçinden geleni yapmışsın, takma kafana bence:)

      Sil
  2. Instagram eğer çok aktif kullanılırsa çok vakit alıyor. Bu da bence en sıkıntılı konulardan biri. Arasıra fotoğraf girmek, canın istediği zaman bakmak problem değil. Ama takipçi sayısı arttıkça yorumlar artıyor, cevaplamak gerekiyor vs. Doğru dürüst yapayım dersen bu kez de blog yazmaya vakit kalmıyor. Bende en azından durum bu:)
    Diğer düşündüğün her şeye katılıyorum. Birçok mekan, yer öğrendim, insan tanıdım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yavrum nerede bende sendeki kadar takipçi sayısı, cevap yazmak zaman alır tabii çok yorum olunca:) Senin çantalar koparıyor zaten herkesi:)

      Sil
  3. Bayıldım ismine ne güzel anlatmışsın.. Klio bize de bol bol ilham vermesi dileğiyle :)) blogumda makyaj malz. çekilişim var beklerim sevgilerr güzel yürekli insan...

    YanıtlaSil
  4. bende seviyorum kiiiii ;)
    Birde bende şöyle bir durum var... Paylaşmayı seviyorum... Nasıl ekmeğini yanındaki arkadaşınla paylaşırken zevk alıyorsan an'larımı da paylaşmak hoşuma gidiyor ;)
    Öptüm seni..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zevkle takip ediyoruz efendim:) Benden de öpücükler.

      Sil
  5. Instagram en sevdiğim sosyal medya platformu. Fotoğraf sanatına aşık biri olarak en çok orayı sevmem normal sanırım :)

    Ben de hesabımın biraz göze hitap etmesini istediğim için her anımı, her güzel bulduğum kareyi koymuyorum. Ama izleyici odaklı da fotoğraf seçmiyorum tabi. İçimden gelirse en saçma sapan şeyler de yerini alıyor hesabımda.

    Takipleşme konusu her sosyal medya alanında olduğu gibi burada da sinir ediyor beni. Ben de sizin gibi hiç #followme etiketini kullanmadım. Beğenilmek, izlenmek kimin hoşuna gitmez ki, tabi ki ben de takipçi sayım artsın istiyorum.
    Fakat sadece benim fotoğraflarımı görmek isteyenlerden oluşmalı, yoksa hiçbir anlamı yok.

    Yemek konusu ise kültürel boyutta değil, görgüsüzlük boyutunda rahatsız eden bir olay. "ımmm nefis mantı" "bilmemneyle waffle keyfi" tarzı paylaşımlar ciddi manada bunalttı. Zaten keyif kelimesinden nefret ettim bunlar yüzünden o da ayrı :)

    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı şekilde düşünüyoruz Ponti. Yemek fotoğrafları konusu karışık. Bence bazıları faydalı, bazıları gerçekten öylesine konulduğu için gereksiz. Keyif kelimesinde de katılıyorum:) Ama yine de hakaret vs. içermedikçe herkes istediğini yapsın diyorum. Yorum için çok teşekkürler.
      Sevgiler...

      Sil

Yorumu olan?