30 Eylül 2013 Pazartesi

BOŞANMIŞ ANNE-BABA ÇOCUKLARI...



    Orhun internet aracılığıyla dünyanın farklı yerlerinden birkaç arkadaş edindi. Şimdiki gençlerin durumu bu. Biz eskiden yabancı mektup arkadaşı bulup yabancı dilimizi geliştirelim diye çabalardık. Şimdi gençler takıyorlar kulaklığı, açıyorlar mikrofunu ve kilometrelerce uzaktaki arkadaşlarıyla sohbet ediyorlar, oyun oynuyorlar. Ben biraz pimpirikli bir insanımdır. Orhun sohbet sırasındayken oda kapısının kapalı olmasından hoşlanmıyorum. Zorla kapattırmıyorum ama odasına girip çıkarken mahsustan açık bırakıyorum:) Gelip gidip kulak kabartıyorum, Orhun uyumadan asla uyuyamıyorum. Aklı başında ve olgun bir çocuktur. Benden de pek bir şey saklamaz, çok güzel sohbet ederiz ama yine de dikkat etmek lazım diye düşünüyorum. Sıkmadan, özgürlüğünün kısıtlandığı hissini vermeden kontrol etmek lazım. Ha bu nereye kadar gider, kim ne kadar başarılı olur bilinmez. Gençler ve çocuklar söz konusu olduğunda fazla atıp tutmamak lazım. Adamı sulu dereye götürür susuz getirirler de ruhun bile duymaz:) Her neyse... Ben yine dağıldım.                         Asıl bahsedeceğim konu başkaydı. Orhun'un yabancı arkadaşları genelde Norveç ağırlıklı. İngiliz var, Rus var. Bir de Selanik'e gidip geldiği için Yunanistanlı arkadaşları var. Oyun oynarken bir yandan da sohbet ediyorlar, ya da havadan sudan yazışıyorlar. Ama neler konuşmuyorlar ki? Din, politika, tarih... Müslümanlar ne yapmış? Hıristiyanlar ne etmiş? Okul ne fena bir şeymiş. O önce şu ülkeye gitmiş, beriki Türkiye'ye gelmiş falan filan. Daha özel konular da var ama onlar bana anlatılmıyor tabii:) Ailevi konularda da dertleşiyorlar. Tüm bunlardan gençlerin ne kadar hassas olduklarını anlıyorum bir kez daha. Ve dikkatimi çeken bir şey var. Orhun'un farklı ülkelerdeki arkadaşlarının % 70'inin anne ve babası ayrı. Boşanmışlar... Çocuklar sohbet ederken bu konuda ne kadar üzgün olduklarını belli ediyorlarmış. Orhun da üzülüyor ve bana anlatıyor. Ben de hüzünleniyorum her seferinde. Hafta sonları toparlanıp babasının evine gitmeye üşeniyor bir arkadaşı mesela. Biri üvey annesinden hiç hoşlanmıyor. Geçen gün ışınlanmak hakkında konuşuyorlarmış ve bir arkadaşı "ben ışınlanabilseydim, istediğim zaman annemin evine gitmek isterdim" demiş örneğin:( Ve daha neler, ne düşünceler, ne hisler... Gençler bunları birbirleriyle paylaşıyorlar. Ama büyükler onların bu sıkıntısından ne kadar haberdarlar bilemiyorum? Görüyoruz ki Batılı ülkelerde boşananların sayısı epeyi çoğalmış. Bizim ülkemizde de giderek artıyor. Orhun'un ilkokuldan beri beraber olduğu 1-2 arkadaşının arasında da var anne-babası ayrı olanlar. Onlar da şikayetçiler, onlar da paylaşıyorlar sıkıntılarını. 
   
Hiç kimse sevmediği, anlaşamadığı bir insanla aynı hayatı paylaşmak zorunda değil. Asla... O çok zor bir durum. Fakat evlilik ve boşanma gibi radikal kararlar basite indirgenerek hayata geçirilmemeli diye düşünüyorum. Büyük çoğunluğun ilk etapta evlilikten beklentisinin çocuk sahibi olmak olduğunu kabul edelim. Evleniriz, çocuk sahibi olmak isteriz, aile kurmak isteriz. Çocuklarımızı hayatımızın merkezine koyarız. Peki boşanırken çocuklarımız kararlarımızın neresindedir? Hiç kimse bana "sen ne biliyorsun ki, ne yaşadın?" demesin. Ben de boşanmış anne babanın çocuğuyum. Onlar ayrıldığında kardeşimle yaşımız büyüktü. Liseye gidiyorduk. Anlayış gösterebileceğimiz yaşlardaydık yani. Fakat yine de kolay değildi. Çok abartılı bir durum olmadıkça hiçbir çocuk anne ve babasının ayrı olmasını istemez. Toplantılarda, özel günlerde annesini ve babasını bir arada görmek ister. Gerçi ben o konuda serttim. Yaşım da büyük olduğu için ve kızgın olduğumdan dolayı "siz aynı anda aynı yerde olmak istemezsiniz herhalde, yoksa ayrılmazdınız değil mi?" deyip naletlik ederdim özel günlerde. Ki bu da bir başka boşanmış ebeveyn çocuğu psikolojisidir. 
    Demem o ki... Boşanmalar artıyor. İnsanlar çok kolay vazgeçiyorlar birbirlerinden. İş o aşamaya gelmeden önce daha evlilik arefesinde iyi düşünülmesi gerekiyor zannımca. Aman evleneyim de, çocuğum olsun da ne olursa olsun mantığıyla hareket edilmemeli. Çocuklar çok üzülüyor haberiniz olsun. Ve bu üzgün çocuklar, gençler, geleceğin dünyasını oluşturacaklar. Kalbi kırık bir nesil var sırada gibi geliyor bana. Ha bu durum belki onların tam tersi hareket etmesine, ailelerine, çocuklarına daha sıkı sarılmalarına sebep olacaktır. Böylesi güzel olurdu. Tabii  sıkıntılarını, üzüntülerini, terk edilmişlik duygularını aşıp; farklı yollara sapmayıp o aşamaya gelebilirlerse... Üzgünüm ama durum bu... Pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da gençlerin ve çocukların tarafındayım. 






5 yorum:

  1. Cok acitici bir konu...hele de bu durumu yasamis biriysen. Bogazim dügümlenerek okudum Sezer'cim.
    Her iki taraf icin de okadar zor ki. Madalyonun hep iki yüzü var, biliyorsun. Sen cocuklar acisindan bakiyorsun elbette, ayrilmis anne babanin bir cocugu ve bunun zorluklarini yasamis biri olarak. Cok da haklisin.
    Dilerim hic bir zaman öbür taraftan bakmayi ögrenmezsin...

    Ben bunlari yasadigim icin cok iyi biliyorum. Hic bir insan, özellikle de bir anne, yuvasini isteyerek, severek yikmaz, cocuklarina bunu asla yasatmak istemez, ama bazen öyle seyler yasaniyor, öyle durumlar olusuyor ki, en saglikli cözüm bu oluyor, emin ol.
    Ben hep sunu savundum ve hala savunuyorum: Hic bir evlilik, sadece cocuklar icin, onlar üzülmesin diye tabiri caizse "ite kaka", cok mutsuz bir sekilde devam ettirilmemeli, cünkü öyle bir ortamda büyüyen cocuklar icin de bu cok saglikli birsey degil. Huzurlu bir anne baba, cocuklar icin daha verimli olabiliyor. Belki bunu o yillarda anlamiyor olabilirler ama ilerde, kendileri de evlilik yasadiklarinda cok daha iyi anlayabilirler.

    Ama bana göre en önemli sey , ve bunun altini cizerek söylüyorum herzaman: Eslerin ayrildiktan sonra ki tutumlari. Asla düsman gibi olmamalilar, hele de cocuklar varsa arada, kesinlikle mümkün oldugunca dostca, arkadasca ayrilabilmeli, en azindan sonrasinda öyle kalabilmeliler. Bu elbette her yigidin harci degildir ve ayrilma sebebine göre degisebilir davranislar. Bu yüzden de insanlar birbirlerine hepten saygilarini yitirmeden ayrilmalilar, eger illa da ayrilmalari gerekiyorsa. Bunu en azindan cocuklari icin yapabilmeliler.
    Biz bu konuda (bunu da gurur duyarak söylüyorum) gercekten cok basarili olduk eski esimle. Cocuklarimiz tabii ki mutlu olmadilar bu duruma, ama en azindan hic yipranmadilar fazla, cok üzülmediler. Ufaklik zaten cok kücüktü, hatirlamayacak kadar, abisi de cok olgundu...ve herzaman anne babalarini birbirlerine cok saygili davrandiklarini gördüler, neredeyse iki arkadas gibi, hic bir sikinti, hic bir gerginlik olmadi. istedikleri zaman, istedigi kisinin yaninda kaldilar...birbirimize yakin yasadigimiz icin mesafe de sorun olmadi ve her ikimizde bu konuda onlara hep yardimci olduk, birbirimizi hic kötülemedik..bilakis, tam aksine, karsi tarafin kendilerini nekadar sevdigini, nekadar iyi insan oldugunu, sadece ikimizin arasinda oldugunu anlattik... cok huzurlu büyüdüler ve bunu hala dile getirirler her ikisi de.

    Keske herkes yapabilse bunu, keske... en azindan cocuklari icin deneseler.

    Sen cok sanslisin ki esinle mutlusun Sezer'cim, hic bir zaman o duruma gelmedin ve insallah hic birzaman da gelmezsin. ne mutlu Orhun'a...
    Hic bir evladimiz üzülmesin, mutsuz olmasin, hepimizin dilegi bu....ve ciftler gercekten cok iyi düsünsün, sudan sebeplerle, kaprisler yüzünden biten evlilikler oldugunu görünce hem üzülüyorum, hem kiziyorum ben de.

    YanıtlaSil
  2. Canım Ayşecim, çok güzel özetlemişsin. Tamamen katılıyorum.
    Boşanmaların çok artmış olması ilgimi çektiği için yazdım. İllaki bir sebebi vardır bu durumun da.
    Zamanın ruhu bir tuhaf zaten. Bin bir tantanayla evleniyor insanlar, uçuk kına geceleri, abartılı düğünler vs. Bir bakıyorsun 2 gün sonra ayrılmışlar. Artık şaşırmıyoruz bile farkındaysan. Her şey çok çabuk harcanır oldu.
    Bir de çocukların üzülmesine dayanamıyorum:(

    YanıtlaSil
  3. Çocuklar dışında kimseye üzülmem. Boşanan kişiler bir şekilde toparlanır, kendine gelir.
    Avrupa`ya bakmaya gerek yok, bizim çevremizde çok, çocukların sınıfında da.
    Yukarıdaki yoruma katılıyorum, boşandıktan sonra anne-babanın tavrı çok önemli. Bu konuda başarılı olan bildiğim tek çift var etrafımda. İkisi de birbirini kötülemez, tatiileri, hafta sonları düzenlidir. Kızları bize gelir gider, hiç anlamazsın boşanmış bir ailenin çocuğu olduğunu. Kaprisi yoktur, kendine güveni tamdır, olgundur, kibardır, karşına al muhabbet et hiç dostun olur bir anda.
    Neyse, kimse istemez elbette ama olacaksa saygı çerçevesinde olması en önemli faktör belki de. Kimseyi sevmek zorunda değilsin ama saygı duymak şart, hele ki arada çocuğun varsa...

    YanıtlaSil
  4. Zaten bu hayatta ne oluyorsa hep çocuklara oluyor derim ben en çok da onların o hüzünlü halleri üzer beni. Bir çocuğa en yakışmayan şey üzüntü ve hüzün. Anne baba ayrılığı hiç kolay bir durum değil. Keşke ayrılıklar olmasa. Ama günümüzde gerçekten insanlar çok sabırsız hemencik boşanma kararı alıyorlar. İnsanlar çok bencil. Ben mutsuz bir evliliğinde sırf çocuklar var diye eziyet haline gelip devam etmesinden de yana değilim ama insanoğlu aslında her şeye bir çözüm bulabilir kanaatindeyim istediği taktirde. Tabi dediğin gibi ahkam kesmemek lazım başına gelmeyen anlayamaz böyle bir durumu. İnsanın anne babası kadar ne vardır hayatta önemli olan çocuklar için ki bu bambaşka. Kimse evlenirken ayrılmayı düşünerek evlenmiyor elbette ki ama hayat insanları mecbur kılıyor belki de. Sonradan pişman olanlar da çok gördüm sudan sebepler yüzünden ayrılıp. Bizler saygı çerçevesinde ve anlayışla yaşamalıyız ilişkileri, bizde eksik olan bu bana kalırsa. Hem biz daha az bencil bir toplumuz diğerlerine göre. Günümüzde bizde de boşanmalar azımsanacak kadar değil ama şükür ki henüz delicesine bencil bir toplum haline gelmedik..Sadece çocuk yapmak için evlenmeye de kesinlikle karşıyım yazık günah yahu hem çiftlere hem çocuklara. Keşke herkes aşık olup evlenmeye mecbur olsa:):):) Aşk sonra sevgiye dönse ve hep masal tadında hayatlar yaşasak:)

    YanıtlaSil
  5. valla dünya böle artık.
    türkiye de bu konuda gittikçe modernleşiyor :)
    boşanma oranı çok hızlandı.
    sanırım yüzde elli filan oldu büyük şehirlerde.
    iyi veya kötü.
    gerçek bu işteeee.
    :)

    YanıtlaSil

Yorumu olan?