7 Haziran 2013 Cuma

BUGÜNLERDE...


   

    İnanılmaz günler yaşıyoruz. Yazacak, söyleyecek çok şey var. Çok, çok, çok fazla şey... Gezi Parkı eylemlerinin nasıl ortaya çıktığından mı bahsetmeli? Parkı korumak isteyen birkaç genç arkadaşla başlayıp nasıl bir anda kitlesel bir harekete döndüğünden mesela.... Tepki gösteren, direnen çocuklarımıza polisin nasıl orantısız güç uyguladığından mı bahsetmeli? Sinek ilaçlar gibi günlerce kimyasal gazlara maruz bırakmasından mı yoksa? Tam İstanbul'da ortalık sakinleşmişken diğer illerimizde olan bitene nasıl üzüldüğümüzden mi bahsetmeli? Gençlerimiz, bizim çocuklarımız Taksim'de sabahlarken aklımızın nasıl onlarda kaldığından, bu yüzden uyku uyumadığımızdan, yemek yiyemediğimizden, televizyon karşısından, bilgisayar başından nasıl ayrılamadığımızdan mı bahsetmeli yoksa? Ya da telefonlarımızı elimizden düşüremediğimizden? Türkiye tarihinin en büyük direnişlerinden biri yaşanırken günlerce bu konudan bahsetmeyen, korkan, tırsan televizyon kanallarımızdan, gazetelerimizden mi bahsetmeli acaba? Yeri geldiğinde burun kıvrılan gençlerin nasıl da mizah yeteneğini kaybetmeden, inanılmaz bir yardımseverlik ve beceriyle, beraberce tepki gösterdiğinden, direndiğinden, "ben buradayım!" dercesine bizlere unutulmaz bir ders verdiklerinden mi bahsetmeli?       İki gün öncesine kadar birbirinin gırtlağına sarılan futbol kulüpleri taraftarlarının nasıl birlik olduklarından mı bahsetmeli ya da? Günlerdir gece gündüz Gezi Parkı'nı boş bırakmayan İstanbullular'dan mı bahsetmeli? Ya da her gece, her semtte elinde bayraklarla sokağa dökülenlerden, sokağa çıkamadıysa evinin balkonundan "tencere-tava, hep aynı hava" türküsünü söyleyenlerden mi? Bu kadar olay olup biterken kayıplara karışan siyasilerden mi bahsetmeli? Kayıplara karışmayanlarının nasıl ortamı daha da geren açıklamalarından mı bahsetmeli? 
    O kadar çok şey var ki bahsedilecek. Görünen, görünmeyen, hissedilen, akıllara takılan, düşünülen, merak edilen o kadar çok şey var ki... Günlerce yazsam, günlerce söylesem bitmez. Bugünleri yaşayan, akıl ve vicdan sahibi olan herkes her şeyin farkındadır ve asla unutmayacaktır diye düşünüyorum. Tekrar tekrar anlatmama gerek yok. Hal böyleyken, sadece beni çok rahatsız eden bir durumun altını çizmek istiyorum. Bazı devlet yetkilileri -ve onların taraftarları- günlerdir bu hareketin arkasında provokasyonun olduğundan, birtakım güçlerin bu olayları hazırladığından, sokağa çıkanların kışkırtılmış olduğundan, twitter yoluyla gaza geldiklerinden falan bahsediyorlar ya hani? İşte ben bunu kabul edemiyorum. Bu iddia, rahatsız olduğu konuda tepki veren insanları koyun yerine koymaktan, aptal yerine koymaktan, kukla durumuna düşürmekten başka bir şey değildir. Türk halkı zekidir, gururludur ve bardak taşınca olan olmuştur. Gururuna, özgürlüğüne, vatandaşlık haklarına fazlasıyla müdahale edilince tepki göstermiştir. Tepki göstermek gayet doğal ve insani bir durumdur. Bunu anlayamamak ise... İşte o hiç doğal değildir!!!





4 yorum:

  1. Bizi asil kudurtan da bu degil mi zaten? Bircogumuzun gozu Gezi Direnisi ile acildi, yillardir suren suskunluk ve ilgisizlik bu eylemle canlandi, o yuzden yalanlar ve haksizliklar daha agir geliyor....en azindan bana oyle!

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel dile getirmişsin! Şiddete başvurmayan herkesle gurur duyuyorum, hak temeldir, sandıktan sandığa demokrasi olmaz.

    YanıtlaSil
  3. Demokrasi böyle gelişecek herkes için en iyisi oldu :)

    YanıtlaSil
  4. Yazmak istediğim bu yazıydı, benim için de yazmışsın :) Teşekkürler ..

    YanıtlaSil

Yorumu olan?