10 Ekim 2012 Çarşamba

BEYOĞLU SAHAF FESTİVALİ... NELER ALDIM?


    Geçtiğimiz hafta sonu hava ne kadar güzeldi İstanbul'da. Bu yıla dair görüp görebileceğimiz son sıcak günlerdi herhalde. Gerekmedikçe hava durumunu takip etmediğim için yine bu şekilde birkaç gün yaşar mıyız bilemem. Hava durumu programlarına değil hissettiğime bakıyorum ben. Bugün üşüdüm mesela:)                     Ufaktan ufaktan geliyor soğuklar.
    Efendim hal böyleyken pazar günü Orhun'la kendimizi Taksim'e attık. Orhun, PC ve Play Station oyunları oynamaya meraklı her genç gibi Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'ndaki GameX 2012 Oyun Fuarı'na gitmek istedi.  Eşim iş yerinde yoğun bir hafta geçirdiği için "hadi sen dinlen o zaman" dedim. Orhun'un bir arkadaşıyla birlikte 2 delikanlıyı fuara götürme işini üstlendim. "Hava da güzel. Onlar fuarda takılırken ben de Sahaf  Festivali'ne göz atarım" diye düşündüm. Fuara bıraktım önce onları. Kapıda uzuuuuun bir kuyruk. Tahmin ediyordum öyle olacağını. Gençler digital oyunlarla kafayı yemiş durumda. Mesela benim 17 yaşındaki kuzenim fuarda yatıp kalkacaktı neredeyse:) 3 gün oradaymış. Orhun abartmıyor Allah'tan. Aslında ben de 15-25 yaş aralığında genç bir insan olsaydım aynı durumda olurdum. Farkındayım. O potansiyel bende de vardı:) Ama Orhun'un digital oyunlarla kafayı bozmasını istemezdim. Anime kılığına falan bürünen gençlerden olmasını mesela... Hiiiç istemezdim. Annem ve kardeşim fazla olduğunu düşünüyorlar ama bence dozunda oynuyor. Derslerini aksatmıyor, başka faaliyetlere de zaman ayırıyor. Ha bir de oynadığı oyunlar da önemli. Daha çok strateji oyunlarını seviyor. Ülke kursun, diğer ülkelerle savaşsın, barışsın, ticaret yapsın:) O yüzden biz de pek ses çıkarmıyoruz. 
   Yine lafı uzattım. Neyse... Delikanlıları fuar kuyruğunda bıraktım. Ben Beyoğlu Sahaf Festivali'ne doğru yol aldım. Yerini bilmeyen yoktur herhalde ama ben yine de hatırlatayım. Festival alanı Tepebaşı'nda TRT binasının yanında. 14 Ekim'e kadar da açık olacak.
    Festival kapsamında genelde Galata ve Kadıköy'deki sahaflar sergi açmışlardı. Vaktim de varken hepsini tek tek gezdim. Kitapları, dergileri karıştırdım. Pek bir şey alma niyetinde değildim açıkçası. Ne de olsa her zaman Beyoğlu'nda sahaflara uğrama imkanım var. Tamamen incelemek maksadıyla gezerken çocukluğuma, gençliğime döndüm. Bu anlamda en çok dergilerle ilgilendim. Zamanında her türlüsünü aldığımız fakat ilaç olsun diye bir tanesini bile saklamadığımız dergilerle...   Ki bu konudan annem sorumludur. Asla evde tutmazdı dergileri. Rahmetli babam çok okurdu. Kitabı da... Dergiyi de... Bir de ben severdim okumayı. Kardeşim pek ilgilenmezdi. Onun için varsa yoksa okul, ders:) Hala öyledir. Benim canımın içi şimdi müthiş çalışkan bir iş kadını. Ben de "beni rahat bıraksınlar okuyayım, yazayım" modundayım hala:) "İnsan 7'sinde neyse 70'inde de aynıdır" diye boşuna dememişler demek ki. Herkes belli bir huyla, belli bir yapıyla geliyor dünyaya. Ooof! Yine fazla daldım. Velhasılıkelam babam bana dergiler alırdı. Kendisine de alırdı. Karikatürden, çizgi romandan, magazinden tarih dergilerine kadar... Her türlüsünü... Ben onları da okurdum. İşte o dergilere yeniden göz attım pazar günü. Çocukluğuma döndüm. Babamı andım. Benim için böyle bir güzelliği oldu Sahaflar Festivali'nin. Yoksa ortaya atılmış 3-4-5 liralık bestseller'lar hiç ilgimi çekmedi. Bir de aslında birkaç dükkanda olduğu halde "bu kitabın bulunması zordur" deyip, o kitaba kafasına göre fiyat biçenler hiç hoşuma gitmedi. Tamam sahaflarda eski basımlar bulunur, az oldukları için değerlidirler ve mümkün olduğu kadar fazla para kazanmak istenir o kitaplardan ama fiyatını sorduğun bir kitabı başka bir sergide çok daha ucuza görmek onun aslında nadir olmadığını ve kimi satıcının daha fazla para kazanmak derdinde olduğunu anlatmaz mı? Festivale gidenler alışveriş yapmadan önce bir güzel gezsinler derim ben. 


    Dediğim gibi, alışveriş amacıyla gitmemiştim ama görünce dayanamayıp birkaç kitap aldım. Mesela bu Atatürk kitabını aldım. "Atatürk'ü Anıyoruz". Köşesindeki Koza Yayınları amblemi çocukluğuma götürdü beni. Evimizde bu amblemi taşıyan kitaplar vardı. Konu bir de Atatürk olunca dayanamadım. Fotoğrafta belli olmuyor ama küçücük bir kitap. Şeffaf naylon ciltli. Eskiden öyleydi bazı kitaplar. Şeffaf ciltleri vardı. Çok ama çok sevdim bu kitabı. Öğrenciler için hazırlanmış. İçinde Atatürk'ün hayatından parçalar, anılar, Atatürk'ün sözleri, Atatürk için söylenmiş sözler, şiirler var. 1973 basımı. Ben doğmadan 1 yıl önce basılmış. Kitaptan bir alıntı yapayım mı?                   Fransız Gazeteci Sanerweiin şöyle demiş Atatürk'ün ardından: "Atatürk öldü. Barış kubbesinin doğu sütunu yıkıldı. Artık evrende kimse barışı garanti edemez".

 
    "Dostum Mozart". Cumhuriyet başyazarlığı da yapmış, önce Demokrat Partili, daha sonra bağımsız milletvekilliği görevlerinde bulunmuş gazeteci ve yazar Nadir Nadi'nin kitabı. Mozart biyografisi ama aynı zamanda yazarın kendisinin müzikle ilişkisi de var kitapta. Henüz okumadım tabii ama karıştırdığım ve bildiğim kadarıyla böyle.1988 basımı. Kitabın sahibi "22 Mart 1989/Eskişehir" yazmış ilk sayfaya. Kitabın içinden de yarım bir defter sayfası çıktı. Üzerinde "sazende, hanende, kakafoni, prestissimo, prima vista, senfoni, sonat, konçerto, arya, messe, düet, kuarte, allegro, rondo, gusto" yazıyor:) Müzik öğrencisi miydi acaba kitabın sahibi?

 
 


"Kiracı". Bu kitabı da Altan Erbulak çocukluğuma ait isimlerden biri olduğu için aldım. Çok eski değil. 1993 basımı. İçinde Erbulak'ın karikatürleri ve yazıları var.

   
    "Haçsız Haçlılar". Arthur Koestler'in bir romanı. 1973 basımı. Bildiğim fakat okumadığım bir roman. Fakat ben Orhun için aldım daha çok. Şöyle yazıyor arka kapakta "Son dünya savaşında Gestapo'nun eline düşmüş bir militanın, sakat ve hasta bir halde sığındığı tarafsız ülkede İngiltere ve Amerika'ya yerleşmek için yaptığı başvurmaların sonucunu beklerken, dünyayı daha yakından tanıdıktan sonra bütün inançlarından kopmuş bir halde yaptığı vicdan muhasebesini ve umutsuzluğu ile savaşını adım adım izleyeceksiniz". 2.Dünya Savaşı, savaş sonrası, savaşa katılmış askerlerin psikolojileri vs. benim tarihe meraklı, sosyal bilimci oğlumun ilgisini çekiyor bugünlerde. Tarihe, politikaya çok meraklı. Ve ne yalan söyleyeyim övünmüyor da değilim.     Çok da güzel kitaplar okuyor. Nelerle ilgilendiğini bildiğim için ben de yönlendiriyorum kitaplar konusunda (çünkü daha çok genç) ama benim önerdiklerimden beğenmediği olmadı hiç. Bunu da okuyabilir diye düşünüyorum. Ama önce ben okuyayım, değerlendireyim, öyle vereceğim kendisine. Ne yapayım ama? :)

 
 

   Dergilere baktım dedim ama bu FIRT'tan başka dergi almadım. GIRGIR ve FIRT dergileri eksik olmazdı bizim evde. Çok severdim. Benim aldığım 13 Haziran 1989 tarihli. 

    
    Kapağını açınca 2. sayfada Aykut Kocaman'ı görünce almak istedim:) Bir de o yıl biz şampiyon olmuşuz. Fenerbahçe karikatürleri vardı bol bol:) Aslında daha önceleri 2.sayfada yarı çıplak güzel bir kadın fotoğrafı olurdu. Fotoğrafın çevresinde bir sürü karikatür yer alırdı. Yavrunuzun Sayfası'ydı adı:) Sonra fotoğrafta da görüldüğü gibi Evrim Teorisi'ne dönüşmüştü sayfa. Her hafta bir ünlüyü çizerlerdi. O hafta da Aykut'u çizmişler ki ben bu sayıyı vallahi de billahi de hatırladım. Yaa Aykut! Bir zamanlar sen de futbolcuydun. Çok severdik seni. Bir zamanlar futbolcu olduğunu unutmamış olsaydın Alex krizini daha iyi yönetebilirdin. Tabii sen de Alex... İleri de teknik direktör olabileceğini düşünerek hareket etseydin işler bu noktaya gelmeyebilirdi. Nasıl ama? Ben çözdüm bu işi:) 

   
    Bir de çok güzel yabancı bir karikatür kitabı aldım ama 2 günde evin içinde kaybettim. Bulmam lazım. Çok güzel çizimler var içinde ve en az 20-30 yıllık bir kitap o da. 
    
    İşte böyle. Beyoğlu Sahaf Festivali'ni gezdim. Mutlu oldum. Çocukluğuma döndüm. Ama yaşlandığımı da anladım. O iyi olmadı işte:)





   

18 yorum:

  1. Ah harika! Sahaf dolasmisligim pek yoktur aslinda ancak, ders kitaplarini ucuza getirebilmek icin Kadikoy Sahaflarini zorunlu gezerken eglenmisligim vardir. :) Simdiki aklim olsaymis, cikmazmisim heralde oralardan. Ah, ben. Neyse artik donus'e saklayalim.

    Aldiginiz kitaplara, neden aldiginiza dair aciklamalara bayildim. Ben de ayni seyi yaparim surekli, bir nedenim olsun isterim. Sunu aldim, cunku aldim iste... diyebilecek bir insan degilimdir pek. Genelde 'nedenlerim' olaylari. Yakin hissettim bu tutumunuzu kendime.

    En cok Mozart ve Hacsiz Haclilar'i merak ettim ben. ^^ Umarim keyifli okumalariniz olur.

    Sevgiler,
    luna.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Luna, teşekkür ederim güzel yorumun için:) Dediğin gibi dönüşünde gezersin doya doya.

      Sil
  2. Orada olmak isterdim, açıkcası çok kitap okuduğumdan değil. O havayı koklamak isterdim belki de:)
    Çocuklara oyunu süreli oynatıyorum. Sonuçta zararsız dediğimiz oyun bile eğlencenin ötesinde değil. Ama mesela geçen bu benim mimde yaptığım programa takıldılar, sesimi çıkarmadım. Zevkli ve öğretici aynı zamanda. Evle ilgili ne varsa İngilizcelerini öğrendiler:) Okuldan verilen İngiizce öğrenilebilen ama aynı zamanda oyun oynanan birkaç cd var, onlar da güzel. Vakit geçiriyorlarsa işe yarasın istiyorum genelde:)
    Cadı anne Semi:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aaaa! Semicim yorumunu kaçırmışım arada:) Nasıl oldu bilemedim.
      Yabancı bir dili öğrenmek açısından oyunlar çok faydalı hakikaten. Orhun'un dil yeteneği var kendiliğinden. Ama buna "nasıl öğrendin?" dediklerinde "oyun oynarken öğrendim" diyor:)))
      Cadı değilsin:) Normal senin davranışın bence:)

      Sil
  3. Ya ben bu ara bitkisel hayat gibi bir şey yaşıyorum sanırım. Hiç ruhum bile duymadı bu etkinliği. Amaan pasajlarda sahaflara bi dolanırım ben de ilk fırsatta. Bir de şimdi fark ettim ki biz epeydir beyoğlunu ya eylem ya da Asmalımescit mekanı olarak kullandığımızdan hep pazarları gidiyoruz;dolayısıyla pasajlar kapalı oluyor. Acilen değişmeli bu durum.
    Bi de çok saçma gelebilir ama; Orhun sanırım benim oğlum Kağandan büyük ( Kağan 1999 Haziran doğumlu) ama sen 1974 lü ben 1965 li. O kadar geç doğurmasam iyiydi :DD

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)) Güldürdün beni gece gece:) Orhun 1997 Aralık doğumlu. Ben de biraz erken doğurdum:) Üniversiteye falan sonradan gittim ben. Karışık biraz benim:)) Eşimle çok erken tanıştık, erken evlendik. Hiç tahmin etmezdim. Herkesten önce anne oldum ben. Arkadaşlarımın ufak ufak çocukları var. Bir yandan da iyi oldu. Şimdi her şey rayına oturdu, oğlan büyüdü. Bir gün anlatırım yüz yüze inşallah:)
      Geç diyorsun da... Benim dayım 1960 doğumlu. Orhun'dan 1,5 yıl büyük oğlu var mesela. Beraber büyüttük:) Hayat herkese farklı farklı yollar çiziyor işte.
      Kağan ve Orhun akran sayılırlar bu arada.

      Sil
  4. Sahaflar dedin can evimden vurdun beni :-))))

    YanıtlaSil
  5. çok keyifle okudum.
    baştaki orhun ve diğer ayrıntılar.
    sonra kitaplar.

    dostum mozartı okudum.
    nadir nadi çok sıkı entelektüelmiş.
    kitapların içinden çıkanları, içindeki notları da pek severim.

    fırt heeeeey. süper. tekin aral.
    :)
    ne güzel yazıydı bu.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mersi efendim:)
      Dostum Mozart sırada. Okuyacaklar birikti.

      Sil
  6. NE İYİ ETMİŞSİNİZ BEN ÇOK İSTEMEME RAĞMEN GÖZÜMDE BÜYÜDÜ GİDEMEDİM
    BU ARADA BU SİZİ İLK ZİYARETİM SAĞOLSUN DEEP TAVSİYE ETMİŞ Bİ UĞRAYAYIM DEDİM
    BENDE BEKLERİM
    HAYIRLI AKŞAMLAR

    YanıtlaSil
  7. Ben bir türlü vakit ayırıp gidemedim :(
    Pazar günü de sondu ! İyi ki gitmişsin güzelde kitaplar almışsın !

    YanıtlaSil
  8. Seneye artık:) Hem yakında kitap fuarı da var.

    YanıtlaSil
  9. Arşivlik malzemeler almışsınız :) tebrikler Sezer.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fena almamışım hakikaten:) Bazen çok kafam karışır istediğimi yapamadan kalırım öyle:))Teşekkürler!

      Sil
  10. TÜYAP'ta yaklaşıyor değil mi:))

    YanıtlaSil

Yorumu olan?